Red Dead Redemption 2
Herkes sakin olsun, çünkü benim bir planım var! Diyerek bir grup insanı peşine toplayan Dutch Van Der Linde ve arkasında ana karakterimiz Arthur Morgan'ın da dahil olduğu kalabalık bir çetenin oldukça zorlu geçen göçebe hikayelerine tanık oluyoruz Red Dead Redemption 2'de. Öyle bir hikaye ki bu, sayısız soygun, düello ve baskınların yanında aslında tek istedikleri özgürce hareket edebilmek ve yaşadıkları göçebe hayattan kurtularak kendilerine yeni bir hayat kurmak olan bir çetenin başından geçen olaylar ve bu uğurda yaptıkları yıllar sonra bile konuşulmaya devam etti.
Rockstar Games'in 2018 yılında piyasaya sürmüş olduğu Red Dead Redemption 2'yi, gerek grafiklerinin mükemmelliği, gerek oynanış mekanikleri, gerekse de müziklerinin yanı sıra; Haritanın zamana bağlı olarak oynanış sırasında sürekli değişmesi, gece-gündüz döngüsü, içerisinde bulunan karakterler ile kurduğunuz diyalogların derinliği ile de son zamanların en başarılı oyunu olarak nitelendirebilirim sanırım.
Hikayemiz, Black Water'da yaşanan başarısız bir soygun girişiminin ardından izini kaybettirmek isteyen çetemizin, şiddetli bir fırtınaya sahip olan karlı ve soğuk dağlarda dinlenebilecekleri ve ısınabilecekleri bir sığınak bulmaya çalışması ile başlıyor. İlk görevimiz de doğal olarak çetemizin temel ihtiyaçları ile ilgilenmek oluyor (kalacak yer, yiyecek vb.). Hayatta kalmayı başaran çete üyelerimiz, bir yandan hayatta kalmaya devam edebilmek için avcılık, balıkçılıkla, hayvancılıkla uğraşırken, bir yandan da kanun adamlarından kaçarak, para bulma derdi ile yeni soygunlara yelken açıyorlar.
Ana karakterimiz Arthur ise, Dutch Van Der Linde tarafından yetiştirilmiş olup, Dutch'ın belki de en sadık adamı. Çete içerisinde de sözü geçen, arada sırada bazı huysuzlukları olsa da, son derece güvenilir ve çetenin vazgeçilemez elemanı. Çete için çıktığı görevler sırasında yolda karşılaştığı kişilerle de bir o maceraya bir bu maceraya atılan karakterimiz, aynı zamanda bir yeni yerler keşfetmekten keyif alan bir gezgin. Öyle ki, oyun sırasında o kadar çok geziyor ve o kadar çok insanla tanışıyoruz ki; bu tanıştığımız insanlar zamanla Arthur'un karakterini de değiştiriyor. Başından geçen her olayı düzenli bir şekilde günlüğüne aktaran Arthur, bu günlüğü okuyarak, yaşadığı olaylardan ders alırken bizlere de yaşadığımız olaylara bir de Arthur'un gözünden tanık olma fırsatı veriyor. Bu da oynadığımız karakter ile aramızdaki bağı oldukça güçlendiriyor, ve içinde bulunduğumuz öyküye kusursuz bir şekilde dahil olmamızı sağlıyor.
Tabi o kadar çete lafı geçmişken çetemizden bahsetmemek de olmaz, John, Abigail, Charles, Hosea, Uncle ve daha nicelerinin dahil olduğu çetemiz bir aile gibi birbirlerine her zaman destek oluyor, moral veriyor ve içinde bulundukları bu zor zamanlarda hayatta kalmak için hep birlikte çabalıyorlar. Tam bir aile gibi olan çetede ise ne yazık ki zamanla büyük problemler baş göstermeye başlıyor..
Red Dead Redemption 2, hikayesel anlamda başarılı olduğu kadar, grafiklerinde ve oynanış mekaniklerinde de oldukça başarılı ve detaylı. Özellikle grafiklerine yapabileceğim tek bir kötü yorumum bile yok. Hatta çoğu zaman manzaranın büyüleyiciliği içinde kaybolurken, karakteri gerçekten ben mi yönetiyorum diye şüpheye düştüğüm ve zavallı Arthur'a saçma sapan hareketler yaptırdığım da oldu.. Biraz boş boş at süreyim, dolaşayım da şu dünyayı izleyip daha da fazla büyüleneyim dediğiniz bir anda da pat diye bir adam çıkıyor karşınıza; diyor ki timsah ısırdı beni yardım et, bir başkası yılan soktu diyor bir başkasını soyguna uğrarken görüyoruz. En güzel yanı ise insanlara yardım edip etmemek bize kalmış. Yani istersek yardım ediyoruz istersek sadece şahit olup, hiç karışmayıp yolumuza devam ediyoruz. Oyundaki Honor sistemi ile de çevremize yardım etmekten kendimizi alamıyor, soyguncu da olsa insan insandır mantığı ile her gördüğümüz insana yardım etmek istiyoruz.
Evet bu sefer biraz uzun bir yazı oldu ama emin olun ki oyun ile ilgili düşüncelerimin yarısını bile yazamadım. Şöyle kısaca özetleyecek olursam Red Dead Redemption 2, derin bir anlatıma sahip ana hikayesi, olabildiğince absürd ve eğlenceli yan görevleri, grafikleri, oynanış mekanikleri, harika vahşi batı müzikleri ve daha aklıma gelmeyen bir çok detayı ile birlikte harika bir oyun olmuş. Yaklaşık 70 saat süren bu maceraya mutlaka tanıklık etmenizi öneririm, ben oynarken oldukça keyif aldım, umarım sizler için de öyle olur.
Red Dead Redemption 2 ile ilgili blog yazımı okuduğunuz için sizlere bolca teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazılarımda görüşmek üzere kendinize iyi bakın ve hoşçakalın!
Korkuyorum..
- Arthur Morgan